Bir ürün veya hizmeti diğerlerinden ayırmaya yarayan her türlü işaret, harf, renk, logo, isim ve sair izler marka kabul edilmektedir. Marka sinai mülkiyete konu bir hak olup, marka hakkı ancak tescil edilmekle vücut bulmaktadır.
Türk hukukunda marka ve marka tescil işlemleri 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda (“SMK”) düzenlenmektedir. SMK uyarınca marka korumasından yararlanmak isteyen markalar Türk Patent Enstitüsü’ne (“TPE”) tescil için başvuruda bulunmalıdır. TPE kendisine yapılan marka tescil başvurularını değerlendirirken belli başlı kriterleri göz etmekte ve marka ilan ve tescil süreçleri söz konusu olmaktadır. Nihayetinde, TPE’ye yapılan başvurular kabul ile sonuçlanabileceği gibi tescil başvurusunun reddiyle de sonuçlanabilmektedir.
Bu yazımızda TPE’ye yapılan marka tescil başvurularının sürecini ele alacağız.
1. Marka Başvuru Süreci
Marka başvurusu yapmak isteyenlerin, TPE’ye başvuru yapmalarından önce mutlaka bir benzerlik araştırması yapması gerektiği kanaatindeyiz. Benzerlik araştırması markayı oluşturan işaretlerin başka bir markanın tesciline konu olup olmadığını kontrol etmek anlamına gelmektedir. Benzerlik araştırması bir zorunluluk olmamakla beraber bu ön araştırmaya dair formun doldurarak ve ücretin ödendiğini gösterir bilgiyi kuruma ileterek yapılabilmektedir. Benzerlik araştırması aynı zamanda TPE’nin internet sitesi üzerinden ücretsiz de yapılabilmektedir.
Yukarıda bahsedilen ön araştırma işlemi zorunlu olmamakla birlikte tavsiye mahiyetindedir. Ön araştırma yapıldıktan sonra marka başvurusu, marka başvurusunda bulunabilecek kişiler tarafından e-devlet sistemi üzerinden ve/veya marka vekilleri vasıtasıyla yapılabilmektedir.
SMK’nın 3. maddesi uyarınca aşağıdaki kişiler marka tescili başvurusu yapabileceklerdir: (i) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, (ii) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, (iii) Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişiler, (iv) Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişiler.
Yapılan başvuruda marka ismi ve varsa görseli (logosu) ile birlikte başvuru işlemleri gerçekleştirilmektedir. Diğer yandan markanın hangi sınıfta tescil edileceği önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin cenaze işlemleri yapan bir şirketin XYZ markası için 45. sınıf için başvuru yapması gerekmekte, e-ticaret yapacak bir kişinin veya şirketin 35. sınıf için marka tescil başvurusu yapması yerinde olacaktır. Yapılan başvuru sadece ilgili sınıfta başvuruya konu markanın kullanımına özgü olacaktır. Az önceki örnekte XYZ markasının başvurusunun 35. sınıfa konu şekilde yapılması marka sahibini 45. sınıf faaliyet alanları bakımından korumayacaktır.
Yukarıda bahsettiğimiz marka sınıfları Marka Tescil Başvurularına ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ (“Tebliğ”) uyarınca belirlenmiştir. Tebliğ uyarınca toplam 45 sınıf vardır; (i) mallara ilişkin 34, (ii) hizmetlere ilişkin ise 11 sınıf bulunmaktadır.
Başvuru tarihi, başvurunun yapılış şekline göre değişmektedir. Rezervasyonlu sistem kullanılarak yapılan başvurularda usulüne uygun şekilde doldurulmuş formun kuruma teslim edildiği tarih ve saat iken e-imza ve mobil imza ile yapılan başvurularda formun usulüne uygun şekilde doldurulduğu tarih ve saat olarak kabul edilmektedir.
2. Tescil Süreci
TPE, tescil sürecinde ilk olarak şekli inceleme yapmaktadır. Bu inceleme, başvuruda eksik veya hata olup olmadığını kontrol amaçlıdır. Eksik veya hata varsa başvuru sahibine tamamlaması için 2 ay süre verilmektedir. Süresi içinde eksiklik ya da hatanın giderilmediği başvurular ya hükümden düşmekte veya sadece eksikle ilgili talepler bakımından geçersiz hale gelmektedir.
Şekli incelemeden sonra kabul edilen başvurular için SMK’nın 5. maddesinde düzenlenen mutlak ret sebepleri bakımından bir inceleme yapılmaktadır. Bu inceleme sonucunda TPE tarafından verilen karar sonucunda markanın tesciline karar verilmesi halinde tescil durumu Resmi Marka Bülteninde yayımlanmaktadır. Diğer halde yani tescilin reddedilmesi durumunda ise 2 farklı durum söz konusudur. TPE ret veya kısmi ret kararı verebilmektedir.
TPE, kısmi ret kararı vererek belli sınıflar açısından tescile karar verebilir. Örneğin XYZ markasının 35 ve 45. Sınıflar için başvurulmuş olduğunu varsaydığımızda XYZ isimli 35. sınıfta halihazırda tescil edilmiş marka varsa başvuru 35. sınıftan ret, 45. sınıftan ise kabul alabilir.
Marka başvurusu belli sınıflar açısından reddedildiğinde faaliyet gösterilen alanı kapsayan başka bir sınıf için yeni bir marka başvurusu yapılması mümkündür. Diğer yandan, bu durumda, o sınıflarda da marka tescilini engelleyecek, SMK’nın 5. ve 6. maddesinde bulunan mutlak ve kısmi ret hallerinden biri mevcut olmamalıdır. Bu nedenle, yeni bir sınıf için yapılacak başvurularda da ilk başvuruda olduğu gibi marka tescili için gerekli şartlar yeniden incelenmelidir.
3. Marka Muvafakatnamesi
SMK’nın 7. maddesi uyarınca marka hakkından doğan koruma yalnızca marka sahibine aittir. Marka sahibi tescil ettirdiği marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılmasını engelletebileceği gibi, tescil ettirdiği markası ile aynı mal veya hizmet sınıfında olan ve bu nedenle halk tarafından ilişkilendirme de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının da önüne geçebilmektedir.
Marka tescilinde “teklik ilkesi” olmasına rağmen markanın muvafakati konusunda bir istisna getirilmiştir. Marka sahibi bu benzerliğin önüne geçebildiği gibi muvafakat da edebilir. Buna göre tescile engel olan önceki markadan muvafakatname alınması halinde markalar ayırt edilemeyecek kadar benzer ve aynı sınıfta, aynı mal ve hizmete dair olsa bile tescil gerçekleşecektir. TPE’nin muvafakatnameyi reddetme yetkisi bulunmamaktadır. Muvafakatnamenin SMK madde 5/3 gereği noter onaylı olması gerekmektedir. Bu muvafakatname metninde mevcut marka sahibinin yeni başvuru yapan kişinin marka başvurusunun tesciline açıkça muvafakat ettiği göstermesi gereklidir.
4. TPE Kararlarına İtiraz Süreci
TPE markanın tesciline karar verdikten sonra ilgili marka 2 ay içerisinde Resmi Marka Bülteni’nde yayımlanmaktadır. Yayım tarihinden itibaren 2 ay içinde karardan zarar gören kişiler, SMK’nın 5. maddesinde belirtilen mutlak ret ve 6. maddesinde belirtilen nispi ret sebeplerinin varlığına dayanarak, markanın tescil edilmemesi gerektiği hususuna dayanılarak itiraz edilebilmektedir.
Başvuru sahibi de tescil talebinin reddi ya da kısmi reddi halinde Türk Patent Enstitüsü’nün kararına ret kararından itibaren 2 ay içinde itiraz edebilmektedir.
Anlaşıldığı üzere TPE kararına yapılacak itirazlar için 2 aylık bir süre öngörülmüştür. Bu süre içerisinde itiraz yapılması ve belgelerin eksiksiz bir şekilde gönderilmesi halinde TPE, 2 aylık sürenin dolmasını beklemeden incelemeye işlemlerine başlamaktadır. Eğer belgeler eksiklik mevcut ise tamamlanması için 2 aylık süre verilerek eksikliğinin tamamlanması beklenmektedir. Anılan süre sona erdikten sonra değerlendirme aşaması söz konusu olup, bu aşamada TPE’nin verebileceği iki tür karar vardır:
TPE, itirazı değerlendirirken eğer gerekçeleri haklı bulursa kararını düzeltebilir.
TPE itirazı kabul etmezse, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Uygulama Yönetmeliği uyarınca, söz konusu itiraz hakkında Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu karar verecektir. İtirazın incelenebilir nitelikte olması halinde kurul inceleme işlemlerini başlatmaktadır. Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu 1 ay içerisinde diğer taraf veya makam tarafından ileri sürülen görüşler hakkında tarafları görüşlerini bildirmeye davet edecektir. İtirazın incelenmesinden sonra Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu itiraz hakkında karar verecektir.
Yeniden Değerlendirme ve İnceleme Kurulu’nun verdiği karar TPE’nin nihai kararıdır. Dolayısıyla bu karara idari yönden itiraz edilemeyecektir. Ancak itiraz sahipleri gerekçelerini belirterek maddi hataların giderilmesini isteyebileceklerdir. Kurul itiraza konu olan maddi hataların düzeltilmesi istemini 15 gün içerisinde karara bağlar ve kararı ilgiliye tebliğ etmektedir.
556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 53. maddesi uyarınca Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun verdiği karara ilişkin dava açma hakkı bulunmaktadır. Bu davalar kesinleşen kurul kararlarına karşı kararın tebliğinden itibaren 2 ay içerisinde yetkili mahkemede açılmalıdır. 2 aylık süre hak düşürücü süre kabul edildiğinden anılan süre içinde açılmayan davanın reddi söz konusu olabilecektir.
5. Marka Koruma Süresi
TPE’nin markanın tescil edilmesine karar verdiği takdirde tescilin markayı koruma süresi başvuru tarihinden itibaren 10 yıldır. Markanın tescil süresi dolduğunda TPE markanın tescilini kendiliğinden yenilememektedir. TPE, yenileme için öngörülen sürenin bitiminden önce marka sahibine haber vermektedir. Bununla birlikte marka sahibine haber verilmemesi halinde TPE’ye bir sorumluluk yüklenememektedir. Yenileme talebinin, marka sahibi tarafından korumanın sona ermesinden önceki 6 ay içinde yapılması ve ilgili ücretin yatırılması gerekir. Bu süre kaçırılırsa korumanın bittiği tarihten itibaren 6 ay içinde ek ücret ödenerek yenileme talebi sunulabilmektedir.
6. SMK’nın Sağladığı Marka Koruması – Marka Sahibinin Hakları
Markanın tescilsiz kullanımı halinde marka SMK’nın korumasından yararlanamayacaktır. Bir marka gerek dava sürecinde gerekse ticari hayattaki olağan kullanım sırasında tescil edilmediği sınıflarda kullanıldığı takdirde, tescili bulunan ve o sınıfta faaliyet gösteren başka bir markanın bu kullanıma itiraz etmesi veya dava açması mümkündür. TPE ise tescilsiz kullanım hususunu kendiliğinden denetlemeyecektir.
Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanarak markanın taklit edilmesi, taklit edilen markanın taklit edildiğini bilmesi beklendiği halde satma, dağıtma, sözleşme yapma vb. yollarla ticari amaçlarla kullanılması, markanın izinsiz kullanılması ve lisans yoluyla verilen hakların izinsiz bir şekilde genişletilmesi halleri SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil eden fiilleri oluşturmaktadır. Marka korumasından yararlanan marka sahipleri bu korumadan yararlanmakta olup, marka hakkına tecavüz halinde kullanabileceği hakları mevcuttur.
Marka sahibinin, marka hakkına tecavüzü oluşturan fiillerden birisi veya birkaçı gerçekleştiği takdirde dava açabileceği gibi mahkemeden bazı taleplerde de bulunabilmektedir. Marka sahibinin açabileceği davalar hukuk davaları ve ceza davalarıdır.
Ceza davalarında marka sahibinin şikayetiyle soruşturma başlar ve tecavüzün gerçekleştiği kanısına varılırsa SMK’da 30. maddede sayılan fiil ve yaptırımına göre adli para cezası veya hapis cezası yaptırımı uygulanır.
Hukuk davalarında ise marka sahibi, tecavüzü gerçekleştirenin elde ettiği net kazanç, tecavüz fiilini hiç gerçekleşmeseydi elde edeceği tahmini kazanç ve lisans verilmiş olsaydı ödenmesi gereken lisans ücretini talep edebileceği seçimlik haklarını kullanarak bir maddi tazminat davası açma hakkına sahiptir. Aynı zamanda marka sahibinin ticari hayattaki imajının zarar görmesi sebebiyle manevi tazminat davası da açılabilmektedir. Örneğin taklit edenin sattığı ürünlerin bozuk, hasarlı çıkması halinde tescilli markanın imajı hasar görmüş olacaktır.
Tüm bu davaların yanında marka sahibi mahkemeden şu taleplerde bulunabilecektir:
(i) marka hakkına tecavüz halinin tespiti,
(ii) marka hakkına tecavüzün durdurulması,
(iii) marka hakkına tecavüzün devamının önlenmesi ve talebe konu ürünlerin imhası,
(iv) marka hakkına tecavüze konu teşkil eden ürünlere ve bu ürünlerin üretiminde kullanan cihaz, makine ve sair araçlara el koyulması
(v) tecavüzün tespiti halinde bu kararın yayımlatılması, kamuya yayın yoluyla duyurulması.
Marka hakkı sahibine geniş korumalar sağlamakta olup, herhangi bir ihlal durumunda söz koruma mekanizmaların bir veya birkaçı birlikte kullanılabilmektedir.
Sonuç olarak, marka tescili süreci, bir markanın yasal koruma altına alınması ve bu sayede markanın özgünlüğünün ve ticari değerinin korunması için kritik bir öneme sahiptir. Türk Patent Enstitüsü’ne yapılan başvuruların dikkatlice hazırlanması, başvuru sürecindeki adımların eksiksiz bir şekilde takip edilmesi ve gerektiğinde itiraz süreçlerinin yönetilmesi, marka sahibinin haklarını en üst düzeyde koruyabilmesi açısından hayati bir rol oynar. Ayrıca, markanın tescilinden sonra elde edilen koruma süresi boyunca marka sahibinin haklarını bilinçli bir şekilde kullanması, olası ihlallere karşı etkin bir savunma mekanizması oluşturacaktır. Dolayısıyla, marka tescili ve korunması sürecinde hukuki danışmanlık almak, markanın uzun vadeli başarısı ve korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Comments