Türkiye ve Avrupa Birliği’nde rekabet hukuku, piyasada rekabeti korumayı amaçlayan bir dizi düzenleme ve yasalara dayanmaktadır. Bu hukuk kuralları, özellikle karteller, anlaşmalar, teşebbüs birleşmeleri, tekelleştirme ve uyumlu eylemler gibi piyasa rekabetini kısıtlayan davranışlara karşı önemli bir denetim mekanizması sağlamaktadır. Rekabet hukukunun amacı, olumsuz uygulamaları engellemek ve tüketicilerin çıkarlarını korumaktır. Bu doğrultuda, uyumlu eylemler kavramı önem kazanmaktadır. Bu makalede, uyumlu eylemler kavramını ve örnek olayları özet bir şekilde ele almak isteriz.
1. Uyumlu Eylemler Nedir?
İki veya daha fazla işletmenin bir araya gelerek, rekabeti kısıtlamak veya bozmak amacıyla yaptıkları anlaşmaları, kararları veya uygun bir koordinasyon sonucu ortaya çıkan uygulamalar, “uyumlu eylemler” olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani bu tür eylemler, işletmeler arasındaki rekabeti azaltmak veya ortadan kaldırmak için yapılan faaliyetleri kapsamaktadır. Türk rekabet hukuku, bu tür eylemleri yasaklamaktadır. Zira, bu eylemlerin sonuçları rekabeti bozabilecek ve tüketicilere zarar verebilecektir.
Uyumlu eylemler hem Türk mevzuatı hem de Avrupa Birliği mevzuatı tarafından yaptırıma tabi tutulabilmektedir. Türk rekabet hukuku, uyumlu eylemlerin, rekabeti önemli ölçüde azaltabileceği için tüketicilere zarar verebileceğini belirtmektedir. Avrupa Birliği mevzuatı ise, uyumlu eylemlerin, AB içindeki ticaretin engellenmesine veya kısıtlanmasına neden olabileceğini ve dolayısıyla AB pazarının işleyişini bozabileceğini belirtmektedir. Bu nedenle, uyumlu eylemlere karşı sıkı bir denetim uygulanmaktadır ve bu tür eylemlere katılan işletmelere cezai yaptırımlar uygulanabilmektedir.
Uyumlu eylemler, Türk rekabet hukuku açısından 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“Kanun”) 4. maddesi tarafından düzenlenmektedir. Avrupa Birliği mevzuatında ise benzer bir kavram olan “uyumlu davranışlar” (concerted practices), 2003 tarihli Rekabetin Uyumlaştırılması Hakkında Yönetmelik’te düzenlenmektedir.
Uyumlu eylemler, işletmeler arasındaki rekabeti kısıtlayarak fiyat artışlarına, kalite düşüşüne veya inovasyon azalışına neden olabilmektedir. Bu tür eylemler, işletmeler arasında piyasa gücü dengelerinin bozulmasına ve tüketicilerin aleyhine daha yüksek fiyatlar ödemelerine sebebiyet verebilmektedir. Ayrıca, uyumlu eylemler, pazar payını koruma veya artırma amacıyla yapılan anlaşmalar nedeniyle yeni girişimcilere ve küçük işletmelere karşı da engelleyici bir etki yarattığı görülmektedir. Bu nedenlerle, uyumlu eylemlerin rekabeti artırıcı etkisi oldukça olumsuz olarak değerlendirilmekte ve çeşitli ülkelerin rekabet hukukları tarafından yasaklanmaktadır.
2. Uyumlu Eylem Örnekleri
a. Fiyat Belirleme Anlaşmaları: İşletmelerin anlaşarak belirli bir fiyat seviyesinde anlaşmalarıdır. Bu anlaşmalar, genellikle benzer veya aynı ürünleri üreten rakip firmalar arasında yapılır. Bu tür anlaşmaların amacı, fiyat rekabetini azaltmak ve karlılığı artırmaktır. Ancak bu anlaşmalar, pazarın rekabetçi işleyişini engelleyerek, tüketicilere zarar verir. Çünkü anlaşmaya varılan fiyat, tüketicilerin ödeyeceği fiyatın yapay bir şekilde yüksek kalmasına neden olur. Bu da tüketicilerin alternatif ürünlere yönelmelerini engeller ve ürün fiyatlarının yüksek kalmasına neden olur.
Örneğin, iki rakip firmadan biri diğerine “biz ürünlerimizi 10 TL’den daha pahalıya satmayacağız” diyerek bir fiyat belirleme anlaşması yaparsa, bu tür bir anlaşma yasa dışıdır. Bu anlaşma, rekabeti kısıtlamakta ve tüketicilere seçenek sunulması gereken bir piyasada daha yüksek fiyatlar ödemelerine neden olmaktadır. Ayrıca, diğer rakip firmaların rekabet etme şansını da azaltabilecektir.
b. Üretim Kısıtlamaları: İşletmelerin üretim miktarlarını kısıtlayarak veya belirli pazarlara ürünlerini satmalarını engelleyerek anlaşmalarıdır. Bu da pazarın işleyişini bozmaktadır ve tüketicilere zarar vermektedir. Bu tür anlaşmaların amacı, sektördeki işletmelerin rekabetini kısıtlamak ve kar marjlarını artırmaktır. Ancak bu durum, pazarın doğal işleyişini bozar ve tüketicilere zarar verir.
Örneğin, bir grup üretici, ürünlerinin üretim miktarını kısıtlayarak fiyatları artırabilir. Bu, tüketicilerin daha yüksek fiyatlar ödemelerine ve seçeneklerinin sınırlanmasına neden olur. Benzer şekilde, bir grup üretici, belirli bir bölgede pazar payını artırmak için sadece belirli bir pazara odaklanabilir ve bu, o pazarda rekabetin azalmasına ve tüketicilerin alternatif ürünlere erişememesine neden olabilir.
c. Bölgesel Dağıtım Anlaşmaları: İşletmelerin belirli bir bölgedeki pazarı bölüşerek, birbirlerinin bölgedeki faaliyetlerini sınırlamalarıdır. Bu da rekabeti kısıtlayarak tüketicilere zarar vermektedir.
Örneğin, iki rakip fast food zinciri, bir bölgede bulunan müşterileri bölüşmek için bir anlaşma yaptıklarını farz edelim. Bu, her zincirin sadece belirli bir bölgede faaliyet göstermesini ve böylece bölgedeki müşterilerin sadece iki zincir arasında seçim yapabileceğini ve fiyatların da bu nedenle yüksek kalabileceğini gösterir. Bu durumda, tüketicilerin ürünlere ve hizmetlere erişimi kısıtlanabilir ve rekabetin azalması, inovasyonun azalmasına da yol açabilir.
Avrupa Birliği Komisyonu, 2001 yılında, Volkswagen ve Opel’in İspanya’daki distribütörleri ile yaptığı bölgesel dağıtım anlaşmalarını incelemiştir. Komisyon, anlaşmaların İspanya pazarını bölüşerek rekabeti kısıtladığını ve AB rekabet hukukuna aykırı olduğunu belirlemiştir. Bu nedenle, Volkswagen ve Opel, bölgesel dağıtım anlaşmalarını iptal etmek zorunda kalmış ve idari para cezaları ödemiştir (COMP/C.38.135/F3 – Volkswagen AG ve COMP/C.38.138/F3 – General Motors España S.A. ve Opel España S.A. 20.06.2001 tarihli kararı).
d. Rekabet Dışı Anlaşmalar: İşletmelerin belirli bir süre için birbirlerinin faaliyetlerine müdahale etmeyi, rakiplerine müdahale etmeyi veya işbirliği yapmayı kabul etmeleriyle oluşan anlaşmalardır. Bu tür anlaşmalar, işletmelerin kendi aralarında piyasayı kontrol etme, fiyatları belirleme ve pazar paylarını artırma çabalarını içerir. Bu nedenle, tüketicilerin fiyatları ödeyerek satın aldıkları ürünlerde çeşitlilik, kalite ve fiyat seçenekleri konusunda kısıtlamalar ortaya çıkar.
Örneğin, birkaç benzin istasyonunun, belirli bir bölgedeki tüm müşterilere belirli bir fiyattan yakıt satmaya karar vermesi. Bu örnekte işletmeler, belli bir fiyat seviyesinde veya belirli bir bölgede müşterileri tüketime tabii tutmaktadır. Bu durum rekabeti kısıtlamakta ve tüketicilere zarar vermektedir.
e. Kamuya Zararlı Anlaşmalar: İşletmelerin, kamu hizmeti veren sektörlerde (örneğin, sağlık, eğitim, vb.) anlaşarak hizmetlerin kalitesini düşürmesi veya fiyatlarını yükseltmesi gibi anlaşmalarıdır. Bu da tüketicilerin ve kamunun zararına olabilmektedir.
3. İstisnai Durum: Uyumlu Eylemlerin Rekabeti Arttırıcı Etkisi
Eldeki kaynakların kısıtlı olduğu ya da belli bir teknolojinin gelişmesinin henüz tamamlanmadığı durumlarda, işletmeler arasındaki işbirliği fırsatları ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda, işletmelerin bir araya gelerek teknolojiyi geliştirmek, ürünleri standardize etmek veya üretim maliyetlerini düşürmek gibi amaçları olabilmektedir. Bu tür eylemler, tarafların kendi aralarında işbirliği yaparak pazarı daha etkin hale getirmelerine neden olabilmekte ve böylece rekabeti artırıcı bir etki yaratabilmektedir. Örneğin, iki veya daha fazla işletme, belirli bir alandaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bir araya gelerek, ortak bir hedefe yönelik çalışmalar yapabilirler. Bu çalışmalar sonucunda, sektöre yeni ürünler veya hizmetler sunulabilir, maliyetler azaltılabilir veya daha yüksek kaliteli ürünler üretilebilir. Bu durumda, işbirliği yapan işletmelerin faaliyetleri, tüketiciler ve sektör genelindeki diğer işletmeler için yararlı olabilir.
Örneğin, 2020 yılında Avrupa Komisyonu, Volkswagen, BMW gibi Alman otomobil üreticilerinin bir araya gelerek çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi için işbirliği yapmalarını onaylamıştır. Bu işbirliği sayesinde, ortak bir teknoloji platformu oluşturulacak ve bu platform aracılığıyla otomobillerin batarya teknolojileri ve hızlı şarj altyapısı gibi konular üzerinde çalışmalar yapılacaktır. Bu sayede, otomobil üreticileri, daha çevre dostu araçlar üretmek için birlikte çalışabilecek ve bu alanda hızlı bir şekilde ilerleme kaydedebilecektir. Bu işbirliği, tarafların kendi aralarında yapacakları çalışmaların yanı sıra, çevreye, tüketicilere ve diğer otomobil üreticilerine fayda sağlayabilecektir.
Diğer yandan, bu tür uyumlu eylemler her zaman rekabeti artırıcı bir etkiye sahip olmazlar. Özellikle, uyumlu eylemlerin amacı veya sonucu, pazarın bölüşülmesi veya rekabetin engellenmesi gibi anti-rekabet etkiler yaratması durumunda, bu tür eylemler yasaklanabilir. Dolayısıyla, uyumlu eylemlerin değerlendirilmesinde, amacın ve sonucun dikkate alınması gerekmektedir. Örneğin, iki rakip şirket, belirli bir pazarın kontrolünü ele geçirmek için işbirliği yapabilirler. Bu durumda, diğer rakip şirketlerin giriş yapmaları veya pazarda faaliyet göstermeleri engellenebilir. Bu da tüketicilerin daha yüksek fiyatlar ödemelerine veya daha az seçenekle karşılaşmalarına neden olabilir.
Görüldüğü üzere “uyumlu eylemler”e dikkatle yaklaşmak gerekmektedir. Her bir somut olayda işbirliği yapan işletmelerin faaliyetlerinin tüketicilere ve sektöre yarar sağlayıp sağlamadığını değerlendirilmelidir.
4. Sonuç
Sonuç olarak, uyumlu eylemlerin çoğu zaman rekabeti bozduğu ve tüketicilere zarar verdiği açıktır. Ancak, bazı durumlarda uyumlu eylemler rekabeti artırıcı etkiye sahip olabilir ve özellikle teknolojik gelişmelerin hızlı ilerlemesi ile birlikte ortaya çıkan işbirliği fırsatları, rekabet hukuku açısından da önemli bir konu haline gelmektedir. Bu nedenle, uyumlu eylemler konusunda sıkı bir denetim yapılması gerekmekte ve rekabet hukuku kurallarının esnek bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Sonuç olarak, uyumlu eylemler konusunda tarafların dikkatli ve özenli davranması, rekabet hukuku açısından önemlidir ve uyumlu eylemlerle ilgili düzenlemelerin sürekli olarak güncellenmesi gerekmektedir.
Comments